Birkaç Yüz Yıl

Uykusuzluk,
Ruhun apartman boşluğudur
Pencerelerde çicekli saksılar olmayan
Ve ok gibi saplanır geceleri sırta
Hüzün, keder veya neyse adı
Birkaç yüz yıldır böyleyim, şaşırma
Kozasız kelebekler kusuyor bağrım
Bilincim rotasız ve daim açık
Ardı tuzak dolu kapılar gibi
Doktorlar insomnia diyor buna
Minik bir serçe ise kaybolan yıllar
Ne serçe yalan söyleyebilir bana
Ne de gittiğim suratsız doktorlar

Maruzattan öte,
Bir saplantı yormak vaktidir şimdi
Ağlamayı bile öğrenmeden henüz
Ağlamaklı dizeler yontmak
Ağlamaktan da zormuş oysa
Söylemedi bunu kimse
Her neyse,
Tek şekerli olsun bütün çaylar
İskandinav boylarına benden selamlar!

Ahmet Hazar Ertaç
6/17